Balıkçılların öz evladı; Babasızların,piçlerin, Efendisi Mariam Befrielse aka. BB(Bastard Befrielse)
Dalgalı soğuk aksi sularda doğmuştu. Kuzeyin kadın balıkçılarının arasında bir oğlan, kusmukların ve somonların arasında… Salgından 5 yıl önce doğmuştu ama kimse kesin olarak doğum tarihini bilmiyordu, Jurnalde doğduğu günden bahsedilmiyordu, tek bilinen Aralık ayında doğduğuydu.
Anne kucağından ayrılmıştı. Artık 3 yaşındaydı. Gemideki kadınlar onu ufak işler için kullanıyor, misine tamir ettiriyor, balık temizlettiriyor, düğüm attırıyorlardı. Aksi soğuk sularda yüzmeyi öğrenmiş. Sarı şapkalı bir balıkçıl.
Gemide doğan ilk erkek çocuktu. Ablaları onu hor görüyor ve eziyorlardı. Gemide bir erkek çocuk bulunmasının şanssızlık getireceğine inanıyorlardı. Bunu hep dile getirmekten de geri kalmıyorlardı. Onun lanet getireceğini ve tüm mürettebatın sonunu hazırladığı palavralarıyla ondan kurtulmaya çalıştılar. Ama kadınlar Mariam’ı seviyor ve onu koruyorlardı. Diğer yaşı küçük çocuklarla teyzelerinin ve ablalarının işlerine yardım ediyor, diğer çocuklarla ve bebeklerle ilgileniyor, arta kalan zamanlarında ise zıpkın kullanmayı ve okumayı öğreniyordu.
Ama zaman insanlık için iyi gitmedi… Yakıt takviyesi yapıldıktan sonra dünyadan neler olup olacağı konusundan bir haber denize açıldılar. Kadınlardan biri, bir anda hastalandı. Durumun kötü olduğunu anlayan bir diğeri, onu kaptan köşkünün altındaki odaya kapattı. Mariam’a ve onun peşinden ayrılmayan çocuklara odaya yaklaşmamalarını tembihlediler. Güvertede misine tamir ederken bir hasta kadının olduğu odadan çığlıklar duydu. Hemen bakmaya gitti. Diğer kadınlarda bu çığlığı duymuş bakmaya gitmişlerdi. Gördüğü manzara tahmin edilemezdi. Vücudu solmuş bir kadın diğer kadının karnını ağızıyla deşiyordu. Hemen odayı kitlediler. Teyzesi onu hemen kucağına alıp motor odasına götürdü. Diğer kadınlarda çocukları motor odasına götürdükten sonra kaptan köşküne çıktılar ve S.O.S sinyali gönderdiler. Ama ana karadan geri dönüş yoktu. Kadınlar oylamaya girdiler ve hastalıklının öldürülmesine karar verdiler. Ama enfekte olmuş kadın fiziksel olarak daha da güçlenmişti ve bu gözle fark edilebiliyordu. Zıpkınlarla 3 defa vurulduktan sonra güverteye getirildi. Ağa bağlandı. Vinçle kaldırırken onu taşıyan kadınlarda tuhaflık gorülmeye başlandı. Enfekte olmuşlardı. Enfekte olanlar hemen saldırganlaşmış ve diğer insanalra saldırmaya başladılar. Teyzesi durumda radikal bir karar almış ve Mariam ve yanındaki çocukları birer birer Öpüp filikaya bindirip filikayı denize bırakmıştı. Ve uzakta bir koro duyuldu:
‘’Sisters! Below, below
We’re going where the winds don’t blow
Yes we’re all bound down
To the deep and we’ll be
Sleeping in the cold below, below
Sleeping in the cold below
Today we sail
On the Northern Lights
For there’s much we just don’t know
So farewell with a kiss
Then it’s fast for the mist
Till we’re all sleeping in the cold below…’’ ve motor odasından bir patlama…
Okumayı öğrenmiş olan Mariam, kılavuzları okudu, haritaları inceledi. Ama 1 hafta boyunca sürüklenmiştiler. Erzakları tükenmek üzereydi. Elinde bir misine ve zıpkın vardı. O da avlandı. Kardeşlerini güvende tutmak için. Ama kimisinin yaşı çok küçüktü kimisi ise hastaydı. Sonunda Mariam nerede olduklarını buldu. En yakın karaya çıktı ve yardım aramaya koyuldu. Kardeşlerinden hiç ayrılmadı ve piçlerin efendisi oldu. Kendilerine kalan şarkıyla gezdiler. Ufak tefek kamplarda hep babasızlara baktı, hastalarla ilgilendi. Balık sürüsü gibi birbirlerinden ayrılmadılar. Böyle 15 yıl daha yaşadı. Jurnaline göre 20 yaşındaydı. Ama kardeşlerinden geriye bir şey kalmamıştı. Kimisi ölmüş kimisi kaybolmuştu. 1 sene kampta yaşamaktan vazgeçti ve zombilerin arasında yaşamaya başladı. Zombileri inceledi, çeteleri inceledi. Bir gün çöp karıştırırken tele bağlanmış düğüm gördü. Kardeşlerinin birinin hala yaşadığına dair iz bulduğuna inandı. Düğümün etrafında gezindi ve diğer düğümü buldu. Bir diğeri bir diğeri derken son düğümü buldu yıkılmış bir duvarın altındaydı. İnce uzun bir nesneye bağlanmıştı düğüm. Duvarı uzun uğraş sonunda kaldırdı ve kardeşinin cesedini gördü. Düğüm parmağına bağlıydı. Üstündeki kıyafetler yırtılmış, boynunun bir parçası yoktu. Karnı deşilmiş ve tecavüze uğramıştı. Midesi bulandı ve olduğu yere kustu. Acıyla bağırdı ve zombilerin dikkatini çekti. Hiç kıpraşmadan olduğu yerde bekledi. Zombilerin onu bu acıdan kurtulacağını düşündü bir anlığına. Dudaklarında sözler dökülürken bir anda irkildi ve kaçmaya başladı. Kampa geri döndü. Ne yapacağını bilmeden…