Yine şu lanet ada sinekleri yüzünden uyandım. Uyandığımda çadırımdan dışarı çıktım ve adadaki herkesin benden önce uyandığını fark ettim. Bununla beraber biraz uykucu olduğumu yine hatırladım. Çadırdan çıkarken üzerime yeleğimi almadığımı fark ettim. Sanki ilk defa unutuyormuşum gibi…
Telsize bağlandığımda Diego ve Mike’ın konuştuğunu fark ettim. Konuşmalar biraz ırkçı söylemler olsa da bunların birer şaka olduğunu biliyordum. Diego umarım bunu adadaki herhangi bir siyahiye yapmaz. Depoda çantamı hazırlarken bir kadınla karşılaştım. Kendisinin bir motorcu kaskı vardı ve yeleğime doğru bakıyordu. Bunu gördükten sonra “Beğendin mi ?” diyerek sordum. Gözlerime bakarak “MC yeleklerine hayranım tam bir baş yapıt” diyerek cevap verdi. Motor kulüpleri ile alakalı biraz sohbetin ardından Mike’ın kendisinin yapmış olduğu Winky isimli araca binip yola koyulduk. Fazla uzun sürmeyen bir tahliyenin ardından Los Santos’un sahiline iniş sağladık. İndiğimizde çoktan belirlediğimiz rotanın üzerinden ihtiyacımız olan malzemeleri karşıladık. Şehrin ortasında rotanın sonuna gelmiştik. Fakat bir sorun vardı sanki bir şey arkamızdan bize rüzgar estiriyor gibiydi. Aracın sesinden dolayı onun sesini fark edemesek de arkamızı döndüğümüzde devasa beyaz bir topa benzeyen, sağında ve solunda birer silah olan, uçan bir şeydi. Bizi takip ediyordu bizi görebiliyordu çünkü iki silahının ortasında göze benzer bir bölümü vardı. Onu gördükten sonra çığlıklar atarak ondan kaçmaya başladık. Peki bu şey neydi ?
Ondan kaçamıyorduk bile. Aracı ben sürüyordum fakat bir şeyler aklıma gelmiyordu. Daha öncesinden böyle bir şey görmesem de ada da bahsedilen dronun bu olduğu aklıma geldi. Kovalamaca süresince sadece kaçıyorduk fakat bir şeyler yapmam gerekiyordu. Bir apartmanın kenarında durdum ve apartmanın açık olan merdiven dairesinden yukarıya doğru koşmaya başladık. Merdivenlerin sonuna geldiğimde en yukarda ben olduğumu fark ettim. Tam o sırada artık dron ile göz göze gelmiştik ve ben biraz şaşkınlık biraz korku ile maskemi çıkartarak ellerimi kaldırdım. Drondan garip sesler geliyordu fakat bu seslerin beni analiz etme sesleri olduğunu sanki adım gibi biliyordum. Bir süre bakışmanın ardından biraz daha yükseldi ve ortalıktan kayboldu. O kaybolduktan sonra aracımıza bindik ve tahliye telsizine bağlanarak ada Amerika’dan tahliye istedik. Tahliye bölgesine doğru yola çıktığımızda dron tekrardan belirdi ve bu sefer daha hızlıydı. Diego onu gördükten sonra “Şundan bir kurtulamadık” şeklinde bir cümle kurdu. Bizden ne istiyordu ?
Dronun tekrar takibinden sonra bize ateş açmaya başladı. Mermilerin arasında kaldığımızda Mike aracın içinde yaralanarak bayıldı. O sırada Mike’ın yaralanmasına sinirlendim ve Diego’ya dönerek biraz daha dayanmasını söyledim. Bu cümlelerimin ardından aracı Los Santos Custom isimli mekaniğe sürdüm. Mekaniğe girdiğimizde arkamızdan içeriye girmeyeceğini düşündüm fakat o yine içeriye girdi. Artık köpek enfektelere bile şükrediyordum. Dron içeriye girdiğinde, araçtan inerek mekanikten dışarıya çıktık dronun ve aracın sesiyle etraftaki tüm enfekteleri başımıza toplamıştık. Sanki vurduğumuz ve soyduğumuz her insan için tanrı bizi cezalandırıyor gibiydi. Dışarıya çıkışımızdan pek geçmeden arkamızdan dron da çıkmıştı ve beni de Mike’a olduğu gibi yaraladı. Bunun derdi neydi ?
Gözlerimi açtığımda başımda adada bisikletimi çalmaya çalışırken tanıştığım @torlak (Timmy) vardı. “Kalkabilecek durumda mısın ?” dediğini duyuyor gibiydim. Başımı sallayarak ona cevap verebiliyordum hala ölmemiştim. Fakat tam o sırada sol kolumun sargılı olduğunu fark ettim ve sağ kolumdan destek alarak ayaklandım. Aracımıza oturduğumda yanımda o sırada tedavi olsada hala baygın olan Mike vardı. Etrafıma baktığımda Diego’nun bir Judge ile konuştuğunu gördüm. Etrafımızda Judgelar ve Akbaba timi vardı. O sırada bizi onların kurtardığını fark ettim. Timmy yanıma doğru yaklaştı ve neler olduğunu sordu. Her şeyi son kısmına kadar anlattığımda Timmy’nin gözleri büyüdü ve bizi uzun süre kovaladığına dair emin olmak için tekrar sordu. Soruya “Evet bizi yaklaşık 10-15 dakika kovaladı” dediğimde Timmy, etrafındaki tüm silahlı kişilere “Dışarıya bakalım” diyerek savaşamaya hazırlanırcasına mekanikten dışarıya çıktılar. Mekanikten çıktıklarından fazla süre geçmeden dışarıda 1 dakikalık çatışma sesleri başladı. Sanki herkes tek bir şeye sıkıyor gibiydi. Ardından bir patlama oldu ve Diego ile birbirimize baktık. Patlama olduktan sonra silah sesleri kesilmişti ve dışarıya doğru çıktım. Çıktığımda ise yerde patlamış ve alevler içinde olan iki dron vardı. Etrafa biraz daha net baktığımda Judgelardan birinin de ağır yaralı bir şekilde yerde olduğunu fark ettim. Judge ekibinden bir kadın bize “Burası artık sizin için pek güvenli değil” diyerek aracımıza binip gitmemizi söyledi. Aracımıza bindik ve yola koyulduk istediğimiz yeni tahliye ile ada Amerika’ya gelmiştik. Olayların şoku ile çadırıma geçip daha öncesinden bulduğum viskiyi bitirene kadar içtim.