Carlos Valerio 2038'den sonrası

2038 Sonbahar ayları

Bugün adanın bombalanmasından 1 veya 2 ay geçti Querencia’dayım yine kafamda bir sürü soru var her zaman yaptığım gibi bir şey düşünürken motor sürmek, Kendi etrafımda dönmek gibi olayları yapıyordum aslında. Motoru sürerken Polina’yı gördüm uzun süredir görüşmemiştik en son Ada Amerika’da beni kenara çekip neden Ada’nın etrafında deli gibi bir o tarafa bir bu tarafa neden motor sürdüğümü sormuştu. Onu görünce sevindim aslında eskilerden iyi niyetli insanların yaşadığını görmek iyi geliyor, Yanına gittim selam verdim ama bir farklılık vardı sanki Polina’nın o Adadaki neşesi yok gibiydi bir şeyler canını sıkıyor gibiydi. İçimden bir ses onu yalnız bırakmamamı ve bir süre onunla gezmemi söyledi, Öyle yaptım. Revire kadar beraber yürüdük bir kaç ilaç aldık geri dönerken bir anda silahın yanında mı diye sordu anlam veremedim yanımda dedim, silahımı istediğinde ise bir şey gösterecek galiba diyerek silahımı uzattım. Silahı kafasına dayadı, ne yapacağımı bilemedim eline atlasam yalnışlıka ateşlenebilir diye atlayamazdım elimden geldiği kadar sakin kaldım. Bir süre kafasına silah dayalı halde yürüdü Querencia’nın ortalarına yaklaştığımızda durdu ve bir süre konuştuk. Konuşmanın sonunda ikna edebildim silahı kafasından çekip bana geri uzattı. Ne yapmak istediğini bilmiyor, Amaçsız kalmış gibiydi. Bara doğru yürürken Shadow Keepers’tan olduğunu öğrendim Shadow Keepers’ın üyelerine bir şey olmuş enfekteler çoğunu öldürmüş. Acısını biliyorum yaklaşık 10 yıl önce bu tarz bir şeyin nasıl hissettirdiğini kendimde yaşadım… Belki bende o olayları yaşadığımda daha büyük olsaydım onun yaptığını yapardım, Neyse şimdi bunu düşünmenin sırası değil bara oturduktan sonra bir süre daha konuştuk ona bir söz verdim, Arkadaşlarını arayacaktık beraber gidip Shadow Keepers bölgesinde, farklı yerlerde. Konuşmanın sonunda gözlerinden o eski adadaki Polina’yı gördüm gitmeden önce arkasını dönüp gülümsedi çok güzel gülüyordu ne yapacağımı bilemedim.

Sonraki Sayfa

Uyku tutmadı bütün gece yatakta bir sağa bir sola döndüm garip bir şeyler hissediyorum. Kötü bir şeyler olacak, görecek gibiyim en son düşüncelere dalmışken uyuya kalmışım. Uyandığımda güneş tam tepeye yakındı saat öğleye geliyordu muhtemel. Odamdan çıktım yemekhaneden o günkü yemekleri alıp yedim. Dışarıya adım attıktan sonra Polina’yı gördüm tekrardan aslında gördüğüme de sevindim denebilir. Dün ona bir söz vermiştim şimdi ise o sözü yerine getirme zamanı. Yanına gittim bir süre konuştuktan sonra üzerimizden geçen 2-3 adet Jet sesi duyduk. Bir süre binanın içerisine girerek güvende olabileceğimiz düşündük ama aradan geçen 30 Dakikanın ardından bir ses seda çıkmayınca bu olayı araştırmaya karar verdik. Aklımıza gelen bir kaç bölge arasında Havaalanları , Uçak gemisi ve Western yerleşkesi geldi. Önceliği sebebsiz bir şekilde Western’e verdik. Helikopter ile kısa bir mesafe sürdükten sonra Western yerleşkesine ulaştık tam bunker kapısına bakacaktık ki Helikopterin bütün ışıkları yanmaya başladı sanki bizi uyarmaya çalışıyordu. Gözüm yanlışlıkla Kilitlenme sinyaline çarptı bir şey bize kilitlenmişti ve infilak etmemiz an meselesiydi. Aklıma ilk gelen şey o bölgeden uzaklaşarak alçak uçuş yapmaktı öyle de yaptım. Paleto yollarına paralel aşağı yukarı yerden 20-30 feet civarlarına indirdim helikopteri belki daha fazladır hatırlamıyorum tam. Tehlikenin geçtiğinden emin olduktan sonra telsize bağlanarak bizimkileri uyardım. Ardından yapacak bir şeyimiz kalmamıştı Polinayla. Aklıma dün verdiğim söz geldi Polina’dan bölgenin konumunu istedikten sonra o bölgeye doğru yöneldik. Vardığımızda Orta kasaba göl çevresinde göle sıfır odundan yapılma surlarıyla bir güvenli bölgeyi gördük. Gayet büyüktü ve güvenli duruyordu Duvarları sağlamdı burada her ne olduysa çok yakın zaman içerisinde olmuştu. İndikten sonra Polina’yı takip ettim. Üzerimizden tekrardan uçak sesi geldi polina bir anda koşmaya başladı bende onu takip ettim. Önce beni nereye götürdüğünü anlamadım. Bir süre koştuktan sonra bir anda elimi tuttu ve çekiştirmeye başladı. Çalıların arasında bir süre yol aldıktan sonra bir kapı açılma sesi duydum. Çalılar sonunda görüş alanımdan çıktığında büyük bir bunker’ın içerisinde buldum kendimi. Dışarıdan bu sırada Bombardıman sesleri geliyordu Bunker yerin altında olduğu için telsizimiz doğru dürüst çalışmıyor parazit yapıyordu. Yapacak bir şey olmadığını anlamamız uzun sürmedi aslında sadece orada bekleyerek kendi canımızı kurtaracaktık. Polina’da bana bu sürede bunker’ın içerisini gösterdi. yine bir süre bekledik sesler kesilince ise buraya asıl gelme sebebimiz için dışarıya çıktık. Kısa bir süre yürüdükten sonra bir kaç mezar taşı gördüm Polina ise önden gitti ve mezar taşlarına bakakaldı. Ne yapcağımı bilemedim bir gün bende böyle bir şekilde öleceğim ardından ne olacak birisi benim için gelecek mi bir çiçek dahi olsa atacaklar mı ? ya da bir mezarım olacak mı ?. Bu düşünceler kafamın içerisinde yankılanırken orada yaptığım tek şey sessizce durmak ve Polina’yı olabildiğince rahat hissettirmekti anlamadığım bir şekilde bu kız beni kendine çekiyor ve onu yalnız bırakmak istemiyorum.

Sonraki sayfa

Pek önemli bir şey olmadığı için bir kaç günü bu sayfaya yazacağım bir şey olmaz herhalde.
Sonraki günlerde buraya yazıp hatırlamak istemeyeceğim bir olay yaşandı. O olaydan sonra tekrar sinir ataklarım gün yüzüne çıktı. Eskiden olduğu gibi sinirimi kontrol edemiyorum artık Konu Polina, Arkadaşlarım veya Querencia olduğu zaman çok fevri davranıyorum eskiden kullandığım sinir yatıştırıcı ilaçlara tekrar başladım bu ilaçlar benim kafamı bulandırıyor durmadan garip şeyler düşünüyor ve kafamda kurmaya başlıyorum. Bu kurduğum olayları ise dışarıya yansıtıyorum. Biraz kafamı dinlemem gerek galiba şuan beni o ilaçlardan uzak tutan tek şey Polina. Şuan kendimi olabildiğince o ilaçlardan uzak tutmaya çalışacağım ama bu şey tekrar yaşandığında ellerim titriyor görüş açım daralıyor düşüncesizce hareket etmeye başlıyorum.

Başka bir gün yine Polinaylaydım artık günümüzün çoğunu beraber geçiriyoruz, onunla olmak huzur veriyor. Bütün günü aslında sadece dışarıda yağma yaparak geçirdik. Akşam vakitlerine doğru ALFA birliğinden Corneilus’tan emir geldi DELTA,LUTADOR ve CRIADOR yani bütün Querencia toplanma emri aldı. Amacımız bölgeleri gezerek dışarıda göz dağı vermek, ve şehirdeki masum insanların güvende olduklarını hissettirmekti. Bir süre arabalarla gezdik her şey iyi gibiyken Stadium bölgesinden yardım sinyali almamızla değişti. Bölgeye yakındık hemen araçlarımızı oraya yöneltik bölgeye ulaştık. Corneilus Aktif olarak Duncan(Albay) olmadığı için komutayı bana verdi. İçeri girmeden önce planı anlattım, uygulama esnasında ise arkamdan gelen birisi kendi kafasına göre emir verdiği için bütün ekip onu dinledi ve koşuşturmaya başladı, Ben ise bu durumun sonra konuşulması gerektiğini düşünerek hiç itiraz etmedim ve bütün ekip ne yapıyorsa onu yaptım. İlk koridor aslında iyiydi hızlıca girmemiz onları korkutmuş olacak ki koridorda kimsecikler yoktu. Stadiumun giriş bölgesine geldiğimizde ise bütün olaylar patlak verdi. Şans eseri en önde ben vardım ve ilk hedefleride ben oldum aslında. Tek hatırladığım şey sırtımdaki yeleğe bir sürü sert cismin çarpması, O bölgede olan yanma hissi ve ağzımdan akan bir kaç damla kan ve yere düşerken hissettiğim o acı… Hayal olarak hatırladığım bir kaç şey var Çatışma bittikten sonra Önce Nadia’yı gördüm ardından ise Polina’nın kucağındaydım. helikopterdeydim konuşmaya çalıştım ama ona bile gücüm yoktu. Revirde gözlerimi açtığımda Tekrar başımda Polina ve Edward vardı. Elimi Polina’ya uzattım ağzımı oynatabiliyordum ama bir gariplik vardı. Başım dönüyor etrafı kırmızı görüyorum , Göğüs bölgemde acı ve nefes darlığı yaşıyordum. Bana isabet eden mermilerin şiddetiyle kaburgalarım kırılmış ve Çatışma uzun sürdüğü için ilk yardımda dahi bulunamamışlar bir süre daha geçseymiş belki orada gözlerimi dahi açamayacakmışım. Belki bir daha aslan Polina’yı göremeyecektim ona bir şey olursa yanında olamayacaktım… Artık bildiğim tek bir şey var Polina’yı seviyorum ve ona karşı bu hislerimi saklamak istemiyorum. Revirdeyken Konuşmaya çalıştım ama her ağzımı açtığımda nefes verecekken göğsüme bir sürü iğne saplanırcasına acı hissediyordum. O an yapabileceğim hiç bir şey yoktu sadece elimi uzatttım, iki eliyle elimi tuttu, Elleri elime değdiğinde sanki bütün acılarım dinmiş sanki hiç bu tarz bir durum yaşanmamış gibiydi sanki sadece o vardı etrafımda. Bir süre o halde bekledikten sonra revire kafamı çevirdim bir sürü yaralı vardı onları daha rahat ettirmek için ayaklandım göğsüm hala çok ağrıyordu ama Polina yanımdayken sanki hepsine katlanabilirdim. Odaya çıktığımızda kendimi yatağa zor attım. Polina ise dolapta bir şeyler aramaya başladı. Önce bir bardak aldı sonra 2 limon ve limon limonları sıktı portakal ile bir şeyler yaptı ardından bana bardağı uzattı. Bugüne kadar bana kimse bu kadar iyi bakmamıştı hep kendi kendime idare etmiştim birisinin sana değer vermesi ve senin için uğraşması gerçekten güzel hissetiriyor (Limonatada çok güzeldi bu arada). Bir süre odada kaldık ve muhabbet ettik ardından kendimi iyi hissetmeye başlayınca hava almak için çatıdaki pufların olduğu yere doğru yöneldik. Yürürken aklıma bir şey takıldı ve bir anda her şey üstüme gelmeye başladı sanki göğsüm sıkışıyor, daralıyor ve nefes alamıyordum. Ben Polina’ya karşı bu hisleri besliyorken ya o bana karşı bir şey hissetmiyorsa ya ben her şeyi yanlış anladıysam… bu düşüncelerle çatıya kadar çıktık bu soru kafamın içerisinde bir o tarafa bir bu tarafa gidip geliyordu. Duygularıma yenik düştüm Polina’yı karşıma aldım ne söyleyeceğimi bilmediğim için doğru dürüst cümle bile kuramadım kalbim ağzımda atıyor sesim titriyordu. Polina’ya ben seni seviyorum dedim cesaretimi biraz toparlayarak gözlerinin içerisine bakabildim sadece. O sırada aklım tamamen boştu acılarım , yaşadıklarım bir saat önce ölümden dönmüş olmam hiç bir şey aklımda değildi tek düşündüğüm bir tanrı var ise benim için o an elinden geleni yapmasıydı. Bunu söyledikten sonra Polina ellerimden tuttu o an içime bir rahatlık geldi sanki dünyalar benim oldu, Ona sıkıca sarıldım o da bana seni seviyorum dedi. Hayatımda daha önce hiç bu kadar mutlu olmamıştım. Umarım ömrümün sonuna kadar beraber kalırız, gökyüzündeki en parlak yıldızım.