BÖLÜM I
Duncan Maddy ; öteki bir deyişle Harmony’nin isim babası ve kurucu lideri Albay Jense Maddy’nin mirasından kalan isimle Albay ,2009’un ılıman sıcağı ile kış ayında Meksika Körfezi’nde Culliacan City’de dünyaya gözlerini açtı hayatının büyük bir çoğunluğunu yalnızca annesi ile geçirdi çünkü babasının Amerikan Ordusunda mühim sayılabilecek büyük sorumlulukları vardı. İçindeki baba eksiğini hiçbir zaman tamamlayamayan Duncan’ın çocukluğu ve gençliği hiç de sanıldığı gibi toz pembe değildi. Babası neredeyse altı ayda bir kez eve uğruyordu evet çocuk aklı ile idrak edememiş olabilir ama gün geçtikçe büyüdükçe babasının elindeki sorumluluğu daha da iyi anlıyor ve ona hak veriyordu. Babası Duncan’a altı ayda bir ordunun maketli uçakları ve helikopterlerini yolluyor kendi gelebiliyor ise getiriyor Duncan’ın hem merak salmasını hem de babasından bir armağan bir koleksiyon bulundurmasını arzu ediyordu. Her askerin psikolojik yaşamında gerçekleşen otoriter rütbeye bağlı duygusuzluk durumlarını yaşayan babası ise evliliğini bir kenara sallamış adeta evli değil gibi davranıp eve gelmeyi bile unutuyordu. Bu durumdan mağdur eşi Teresa ise yeterince katlandıktan sonra Duncan’ın 7 yaşına bastığı günde evini, eşini ve oğlu Duncan’ı terk etti; onu bir proje yatılı okulu olan Flau Enginnering Faculty’ye gönderdi ve arkasına bakmadan bir daha gelmemek üzere gitti. Duncan henüz daha çok küçükken hem annesinden hem de babasından en önemlisi aile olmaktan dışarıda bir hayat geçirmenin verdiği hüzünden asla uzaklaşamadı. Bir çocukken duyguları bastırmak kolaydır ancak duygular çocukken çok büyüktür. Akli dengesini koruyan zeki bir çocuk oldu Duncan yatılı kaldığı fakültede ise kimsenin erişemediği ordu uçak modellemelerine babası sayesinde ulaştı ilgi alanlarını daha iyi değerlendirdi ve tüm bunlardan tüm yaşadığı travmalardan arınmak için sürekli olarak gece gündüz arşivledi arşivledi , araştırdı durdu. Uykuya en çok ihtiyacı olduğu zamanda bile çocuk aklıyla sadece okudu. İleri seviyede olmamasına rağmen alman yapımı Würst isimli hangarda uçak motorları ile ilgilenmeye yakıt deposu, kanat boşlukları, kokpit kontrol mekanizmalarına komplike el aletlerine ve makinelere aşina oldu. Duncan çıraklığını genç yaşta tamamladı çeşitli övgülerini üzerine topladı Müdüre Hanım Wills, onu okullu genç ve zeki çocuk olarak ilan etti. On üç yaşının doğum gününde onu bekleyen birkaç farklı olay dizisinden haberi bile yokken mumlarını üfledi. Evet bugün 28 Şubat 2022’yi gösteriyordu tarih ancak bir farklılık vardı. Yayılmanın başladığı Los Santos Meksika Körfezi’nin oldukça kuzeyindeydi bu durum olan biteni bir iki gün daha geç anlaşılmasına sebebiyet verse de henüz ne olup bittiği, anlamadıkları bir biyolojik sızıntı haberini bütün telsiz frekanslarından ve televizyon kanallarının geri kalanlarından yaydıklarında anladılar. Sabaha karşı okula askeri bir araç giriş yaptı gelen Albay ve Mangası Duncan’ı bölgeden alarak gizlice kaçırdı ne olup bittiğini anlamadan Kuzey’de Los Santos’taki toplanma ve sığınma alanına doğru yola çıktılar korkudan ağlıyordu Duncan; çünkü tanımadığı ordu adamları ve bir askeri aracın içerisinde bulmuştu kendisini. Boynuna saplanan bir enjeksiyon ile bayıltıldı daha fazla ses çıkarmaması ümidi ile.
BÖLÜM II
Karanlık ve sessiz şehirlerin içerisinden geçtiler günlerce, Duncan uyanmış ağlamaktan gözlerinde yaş kalmamış bir biçimde yalnızca babasını düşünüyor ve cama yaslanarak etraftaki curcunayı, insanları humvee aracın içerisinden izliyordu. Yaklaşık iki gün sonra kuzeydeki sığınağa yaklaşan askeri araçtan kafasını çıkardığında gördüğü şeyden büyülendi devasa bir sığınak ve oldukça büyük bir sığınak girişi ile karşılaştı. Burası Paleto idi henüz büyükçe bu alana devasa helikopterle duvarlar taşınıyor ve yaşam alanı oluşturuluyordu. Geçen on beş gün içerisinde tamamlanan bu bölge yaşamak için elverişliydi üstelik hiçbir enfekte buraya adımını atamıyor öyle korunaklı öyle büyük bir yerdi ki gözlerindeki şaşkınlığı gizleyemiyordu. Zaman araçtan inme zamanıydı adımını atar atmaz karşısında babasını gördü gözyaşlarıyla babasına sarılan Duncan olan biten yaşadığı her şeyi anlatmak istiyordu babasına ne yapsın ki heyecanı bundan hüznü de olanlardandı Albay Jense Maddy adamlarının kollarını sıktı ve teşekkür ettikten sonra Duncan’ı kucağına alıp çadırlarına götürdü.
Duncan her geçen gün büyüyor kilise vaazlarına katılıyor belki biraz da dalga konusu oluyor ama vaazlara katılmaktan geri kalmıyordu. Artık genç bir delikanlıydı tanrının varlığına inanıyor ancak yobazlıklara hiç de katlanamıyordu. Orada yaşaması için ses çıkarmaması gerektiğini kendisi de çok iyi biliyordu. Duncan bir yandan Hangarda tamir ve uçak bakımları ile uğraşıyor bir nevi ustalık görüyor ve aynı zamanda bir öğretici gibi davranıyordu. Babasının bir planı vardı ona hep ama hep nasihat ederdi hep uyumdan(‘’Harmony’’) bahsederdi. Albay Maddy pek ağzını açmazdı bu konuda dışarıya gitmediği sürece. Duncan ise babasının uçağını tamir etmekten solmuş bir vaziyette yenisini yapmak için araştırmalara başlamıştı iki kanatlı tek pervaneli bir cessna uçağın iniş takımlarının yerini demir profiller ve hava odacıklarıyla doldurdu motorunu çıkardı pervanesini yeniledi elindeki tüm değerli malzemeleri bir hedef uğruna harcadı ve sonuçta elde ettiği bir deniz uçağı oldu. Bu sayede hem denize iniyor basınç dengeleyici avantajlarına sahip oluyor hem de irtifayı kaybetmeden aerodinamik yapısıyla yeni şaft sistemi ve motoruyla stabilizasyon sağlıyor iniş ve kalkışlarda ise türbülansı en aza indiriyordu.
Günlerden bir gün rutin hava yolculuklarından birinde Babası ona bir yerden bahsediyor bir yaşam alanı burası, ismini sorduğunda ise tek bir cevapla karşılaşıyor ’’ uyum ’’. Uyum yobazlığın olmadığı özgür bir ticaret alanı diyordu her seferinde. Albay’ın adamları ve Albay belli olmaması açısından Paleto’dan çıkmak için çeşitli araçlarla periyodik lojistik taşımaları yapıyor ve buldukları malzemeler sayesinde Harmony’yi inşa ediyorlardı. Harmony’nin temizlenmesinde planlarında ve çizimlerinde büyük etkisi olan Duncan bu sefer bir mühendislik harikasını oldukça gizli tutuyordu ve Harmony’den kendisine kalan tek şey hala çizimleri ve planlarıdır. Henüz elinde çizimleri var ama bunu yapacak malzemeye sahip değildi. Harmony kuruldu liderler ve kurucu üyeler masaya oturdu artık bağımsızlık resmen ilan edilmişti kafa yapıları uyan insan net düşündükleri anda birden çıkageliyor ticaret yapıyor burada sığınıyor ya da konaklayıp yollarına gidiyorlardı. Burası artık büyükçe bir merkez halini almıştı.
BÖLÜM III
Merkezler büyüdüklerinde kontrolleri daha da zorlaşır tabi bu yüzden adam sayısı oldukça artırılıyor. Süreçte Paleto’nun yıkılma haberleri duyuluyor ve insanlar ne yapıcağını şaşırıp topluluklara dağılmak zorunda kalıyorlar. Hal böyle olunca ve kontrol eden gidince Harmony büyük bir yıkım eşiğine doğru sürükleniyor bir süre liderler kavga ediyor ve ayrılıyorlardı Duncan ve Albay ‘da buna dahil olmuşlardı onlar da ayrılmak zorunda kaldılar günün birinde. Ayrılık süreci oldukça zorlu geçti ama aradan yıllar yıllar geçti Duncan çizdiği planları elinde götürmeyi başarmıştı planları onun her şeyiydi öyle bağlıydı ki işine her şeyini adamıştı. Duncan 26 yaşında beklenmedik bir sürprizle karşılaştı babası ona uyduruk çürük bir pasta üzerinde mumlarla doğum günü sürprizi yapmıştı evet her zaman arkasını kollayan babası. Duncan bir sefer daha mum üflemişti hatırlarsanız eğer Duncan aynı mumları sadece eliyle söndürdü ve babasına baktı tarih tekerrür eder mi diye sordu. Babası hiçbir şey söylemeden albay apoletlerini söküp Duncan’ın üniformasına taktı neden olduğunu söylemeden uykuya gitti bütün yiyeceklerini de Duncan’ın çantasına koymuştu belli ki ayrılık vakti gelmişti hissetmişti Albay yorgun düşmüştü yaşlılıktan. Gece uyurken Kırmızı ışık belirdi çadırında Albay Jense’in , Duncan zorlukla uyandı ve hemen Albay’ın çadırına gitti; Boş bir çadırdan daha fazlasını göremedi ne yaparsa yapsın kimseyi göremedi ve bir yıl boyunca sırtında planları ve eşyaları ile babasını arayıp durdu artık vazgeçmişti, artık umudu kalmamıştı. Yere uzandı ve bekledi garip bir ses işitti birkaç motor sesiydi. Şaşkınlıkla doğruldu çok geçmeden ışık ve silah doğrultulduğunu farketti ellerini kaldırdı ve teslim oldu hafif yaralı bir şekilde Quarencia denen bir yere geldi Carlos diye bir dostla tanıştı tedavi gördü ardından yakın dostluğu ile samimilik gördü ve yoluna carlos’un Delta ekibi ile devam etti kolundaki Albay rütbesi ile giriş yaptığı Quarencia’da herkes ona Albay diye hitap etti babasından kalan tek mirastı ona bu isim çeşitli becerileri sayesinde ve uçak mühendisliği geçmişiyle Quarencia’ya Delta koluyla hizmet etmekte.