Elizabeth'in Günlüğü : Bulanık Düşüncelerim

Sevgili günlük,
Uyanamıyorum… Gözlerimi aralayabildiğim kısa bir dilimde kağıda kaleme sarıldım. İnsanın mentali düşmeden vücudu yatağa düşmezmiş derler. Çadırımdan çıkmak dahi istemiyorum. Hayatımı kabus eden olaylar gecelerime de kabus oldu. Ne zaman elime kağıt kalem alsam buruşturup atar olmuştum. Anca cesaret edebiliyorum içimi dökmeye.
Ada Amerika’ya ilk geldiğimde gözümü korkutabilecek hiçbir şey yoktu. Yıllarca oradan oraya yaşadığım hayatın bittiğini düşünmüştüm. Ada Amerika artık evim diye düşünmüştüm. Ta ki dronelarla tanışana kadar. Tabii ki beni ürperten şey dronelar olmadı. Droneların bize karşı olan işlevleriydi beni korkutan. Kevin Dütdüt ve diğer arkadaşlarımın desteği olmasaydı tüm cesaretimi kaybedebilirdim. Belki yeterince güçlü ve cesaretli değilim ama onlar için hayatımı dahi ortaya koyarım.
Drone durumuna kendimi alıştırmıştım fakat yetmedi gibi mutasyona uğramış bir enfekte ile tanıştım. Evet, çok arkadaşcanlısı bir tanışma oldu (!) vücuduma aldığım darbelerden tüm gece uyuyamadım. Şanslıydım ki dostum Bobby bana yardım etti. Fakat bu mutasyonun kendiliğinden oluştuğunu düşünmüyorum. Tamamen Ada Amerika’ya karşı laboratuvar ortamında oluşan biyolojik silahlar olduğunu düşünüyorum. Ada Amerikada güvende olduğumuz kadar tehlikedeyiz de… Bunun önüne geçecek gücümüz de yok. Fakat bizi bitirecek güce sahiplerken sadece gözümüzü korkutuyorlar. Bizde istedikleri bir şey var… Ama ne? Kanımızı istediler, neden? Yeni biyolojik silahlar üretmek için mi? Bunun dostane bir istek olduğunu düşünmüyorum ve düşünmeyeceğim de… Her şeyi geçiyorum bunca enfekteler arasında hepimiz bağışıkken Sakız nasıl enfekteye dönüştü? Sakızla tam yeni tanışmışken gözümün önünde öldürülüşüne şahit oldum. Bunca zaman enfekteye dönüşmesini engelleyen şey neydi? Yoksa o da mı bu durumun bir parçasıydı? Çok düşünüyorum, düşüncelerden kaçmak için çok uyuyorum. Ama bu sırada hayatıma yeni dahil olan iki mükemmel insandan (Oscar ve Caitlyn) mahrum kalıyorum. Bobby’nin gidişi de yarama tuz oldu. Şu dünyada sarılacak sayılı arkadaşım kalmışken en kısa sürede ayağa kalkmam gerek.
Bahsetmeden geçmeyeyim günlük, uzun zamandır hissetmediğim şeyler hissediyorum. Aşk, sevgi gibi kalıplara sokup monotonlaştırmak istemiyorum. Bambaşka sanırım şöyle açıklayabilirim; bir adam var ve o adamı gördüğümde yaşamaya ve geleceğe umudum artıyor. Ah Oscar… Seni çok özledim.
Elizabeth La Rosa yani Betty

2 Beğeni