4 Kasım 1992’de doğdu Blaine County’nin yağmurlu bir gecesinde ve Bill Clinton’un seçimi kazanmasının gayri resmi kesinleşmesinin ardından yalnızca bir kaç saat sonra gözlerini açmıştır . İsmini sayamayacağı kadar ve 50 küsür yaşındaki haliyle aklında tutamayacağı kadar seri katil ile boğuşmuş olan babası ve amcası’nın kanatları altında huzurlu bir çocukluğu olmuş ve ortaokul lise yıllarına kadar güzel bir dönem geçirmiştir . Gençliğinde özellikle de lise dönemlerinde , blaine county’de bir lise olmadığı için genellikle her sabah babasının arkadaşları tarafından yol üstünde Paleto Bay’e bırakılır ve yine babasının arkadaşları tarafından yol üstünden alınarak evine getirilirdi . Orta Okulun henüz ilk günü ona bu ada’da nasıl bir hayatının olacağını az çok anımsatmıştı . Sakin ve güzel , en azından koşturmacadan epey uzak . Ama hayatın akışı yanıltıcıdır , hayatın kendisi ise oldukça acımasızdır . Eğer blaine county’de ve özellikle de 90’larda doğduysanız hayat ve aileleriniz size iki şey öğretir . Gece alamo kıyılarında dolaşma , ormanlardan uzak dur . Zira her yıl hatrı sayılır bir sayıda ceset çıkar bu iki yerden çoğu da genç erkeklerdir . babasının ve amcasının telefona bir kez bile zamanında baktıkları görülmüş şey değildir . Zira Blaine County biraz sıcak bir yer olmasıyla beraber insanları da gariptir . özellikle 90’lar ve 2000’lerde bu durum biraz daha normale dönse de babasının 30’larını yaşadığı 80’ler döneminde bu durum inanılmaz can sıkıcıdır . Ve hayatının önemli bir kısmını hasta herifler ile uğraşmak ile geçiren aile üyelerinin hayat tecrübeleri de ona ekstra temkinli olmayı güzel öğretmiştir . Fakat herşeye rağmen vede herkese rağmen Jocob sevgi dolu bir insandır . Yaşadığı çocukluk yılları onu hep insanlardan uzak tutsa da o dünyanın güzel olduğuna inanır . Onun güzel kalmasını sağlamak içinse üniversite biter bitmez bir eğitim programına yazılır ve bu yazıldığı eğitim programını da mümkün olan en kısa sürede bitirir . Temkinli olmasına rağmen cana yakın karakteri onu meslektaşları ile çabuk kaynaştırır babasının ısrarları ve amcasının oğullarından ikisinin de doğdukları yerin kolluğuna girmesi ile jacob ısrarlara daha fazla dayanamayarak doğduğu kasabada çocukluk arkadaşlarının çocuklarının okula güvenle gittiğinden eşlerinin , arabalarının , evlerinin , huzularının ve nihayet her bir parçalarının güvende olduğundan emin olmayı kendisine hayat felsefesi haline getirir . Bu moral sorumluk epey de hoşuna gider . Doğduğu yerde yaşamanın nostaljik bir güzelliği vardır . takıntıları yoktur kendisini evinde hissetmektedir ve en güzeli de yaşamından gayet memnundur . Durum böyleyken çokta hayatını kurcalamaz dümdüz yaşar . Gereksiz aksiyonlardan kaçınır , sade bir hayatı vardır . Kıyamet koptuğunda 30 yaşındadır . Dünyası yıkılır , her şeyini kaybeder sahip olduğu her şeyi yitirir . Yıllar sonra en azından istediği doğduğu yerde ölmektir . Ve belki imkansız da olsa bir diğer isteği her şeyi yeniden kurmaktır .