Jessica McConall 8 Eylül 2014 tarihinde Forest Park adında bir Cook County şehrinde dünyaya gelmiştir. Annesi ve babası Chicago Universitesinde saygın profesörlerdi. Annesi suçlu profili ve psikolojisi üzerinde çalışmalar yapmakta, babası ise de uluslararası ticaret hukuku üzerinde çalışmaktaydı. Kendisinin de bir kız kardeşi vardır. 2022’nin şubat ayları sonuna doğru ailesi sadece haber izlemeye ve haberleri çocukları yanında açmamaya başlayana kadar çok mutlu bir çocukluğu olmuştu. Ailesi 2 hafta boyunca hiç işe gitmemiş hatta mektupları kontrol etmek için bile kapıyı açıp bahçeye çıkmamıştı. Ailesinin telaşlı hali onu endişelendirmişti. Ailesi uçak biletleri alıp eşyalarını toplamaya başlamıştı ve 3 gün sonra Fransa’ya gitme planları yapıyordu ta ki mart’ın ilk çarşambası dışarıdan çığlık sesleri duymaya ve birisi kapılarını yumruklamaya başlayana kadar. Annesi Jess’in ve Lisa’nın duymamaları için kulaklarına kulaklıklarını takmıştı ( Jess kulaklığı hala saklıyor ve güvende hissetmediği her yerde kulaklığı takıyor) ve babasıyla Jess ile kardeşi Lisa’yı bir anda kucaklayıp evin arka kapısından garaja gidip araçlarıyla yaşadıkları evden hızlıca uzaklaşmışlardır. Annesi ve babası ne olduğunu söylememekte ısrar etmekte ve sadece tatile çıkacaklarını söylemiştir. Araçla şehir merkezine gelip havaalanına giden bir trene binmişlerdir fakat tren daha hareket edemeden hastalıklı yaratıklar saldırmaya, kapıları ve pencereleri kırmaya başlamıştır. Ailesini korumak için babası annesine kendisinin enfekteleri oyalayacağını, Jess ve Lisa’yı alıp kaçmasını söyler. Jess babasına çok düşkündü ve babasının figürünün gittikçe küçülüp gözden kaybolmasını asla unutamaz ve babasını bir daha hiç göremez.
Annesi ve kardeşi ile merkezde kendilerine korunabilecekleri bir yer ararlar ve bir kilise bulurlar. Kilisenin rahibi, Mark, kendilerini sıcak bir ekmek ve temiz su şişeleri ile karşılar. Yaklaşık 5 yıl kilisede ailesi, diğer aileler ve rahip Mark ile yaşayan Jess, annesinin durgunlaştığını ve artık eskisi gibi gülümsemediğini fark eder. Bir gece bunu düşünürken uyuyamaz ve kalkıp su içmeye karar verir. Mutfağa giderken aralık bir kapıdan bir kadının boğuk gürültüsünü duyar. Kapıyı açtığı anda rahip Mark’ın annesini yere boğazından tutarak sabitlediğini ve gömleğini çıkarmaya çalıştığını görür. Dünyası başına yıkılmıştır. Her gün kendisine dua etmesini, günah işlememesi gerektiğini söyleyen adam annesine bunu nasıl yapardı. Jess yatakhaneye koşup güvendiği bir ablasını uyandırıp gördüklerini anlatır ve yardım ister. Kadın herkesi uyandırıp rahibin odasına gider. Rahip annesinin içinde bir şeytan olduğunu ve günahlarından dolayı içine girdiğini ancak artık onu kurtaramayacağını söyler. Bunun üzerine annesini kolundan tuttuğu gibi kiliseden dışarı atıp kapıları kilitler. Jess annesinin çığlıklarını asla unutmayacaktır.
Artık güvenebileceği kimse yoktur. 2 yıl sonra sokakta Chicago’da güvenli duvarlarla çevirili bir şehir olduğunu duyar. Sonrasında 2 hafta boyunca mutfaktan geceleri yemek çalıp çantasına saklar. Bir gece herkes uyurken Lisa’yı kucağına alıp çantasıyla kiliseyi terk eder. Güvenli şehiri bulana kadar binaların yangın merdivenlerinde uyurlar. Güvenli şehire vardıklarında Jess uzun bir aradan sonra ilk defa rahat bir nefes çekmiştir. Chicago’daki şehirde 8 yıl yaşarlar. Ta ki insanlar şehirdeki kaynakların azalmasıyla protesto ve savaşlara başlayana kadar. Bu hareketler o kadar hararetlenmiştir ki belli gruplar şehirin duvarlarını yıkmaya başlayıp ve şehiri dışarıya açık hale getirmiştir. Orada da artık güvenli olmadıklarını fark eden Jessica kardeşini alıp bir gezginden öğrendiği Los Santos’a yola çıkar.