Niels Obrien

Niels O’Brien, 2012 yılında Norveç’te dünyaya geldi ve 2019 yılında Valentine’a taşındı. Ancak beklenmedik bir şekilde zombi salgını patlak verdi ve şehir kısa sürede kaosa sürüklendi. Niels, hayatta kalmak için kardeşiyle birlikte mücadele etmek zorunda kaldı. İkisi birlikte zorlu bir süreçte, zombilere karşı savaşarak üç yıla yakın bir süre hayatta kalmayı başardılar. Bu süre zarfında, kardeşinin koruyucu ve destekleyici bir figürü olan Niels, ona her zaman güç ve umut verdi.
Ancak, üç yılın sonunda kardeşi bir zombi tarafından ısırılarak virüs kaptı. Kardeşini kurtarmanın umuduyla, Niels, çaresini bulabileceği tek yer olan Human Labs’e doğru yola çıktı. Ancak, bu yapıda arama yaparken, bir kutuyu açtığında beklenmedik bir şekilde asit gazı patladı ve Niels’ın sol gözüne doğru yükseldi. Sol göz kısmı acı içinde yanarak hasar gördü. Artık sol gözünü kaybeden Niels, kız kardeşinin kendisine verdiği kırmızı renkli bir bandana ile sol gözünü sararak hayatına devam etmek zorunda kaldı.
Human Labs’teki arayışı, aradığı ilaçları bulamadan bitti ve birkaç gün sonra çaresiz bir şekilde kardeşini kaybetti. Şehirde artık tek başına dolaşan ve hayatta kalmaya çalışan Niels, yardımsever bir grupla karşılaştı. Andre, Eva ve Elijah’dan oluşan bu grup, Niels’a göre çekingen ve bilgi eksikliği yaşayan kişilerdi. Niels, liderlik kabiliyetini ortaya koyarak bu ekibi yönlendirmeye ve bir arada tutmaya çalıştı. Birlikte tehlikeli ortamlarda zombilere karşı savaştılar, kaynak topladılar ve birbirlerine destek oldular.
Birkaç hafta boyunca bu ekip birlikte ilerledi ve samimi bir bağ kurdu. Bir eşya toplama görevi sırasında, Niels ve ekibi, Ivar isimli biriyle karşılaştılar. Niels, başlangıçta çekingen davransa da, Ivar’ın sıcakkanlılığı ve dürüstlüğü onun güvenini kazanmaya başladı. Ancak, diğer grup üyeleri Ivar’a Niels gibi güvenmiyorlardı. Niels, ekibin moralini yüksek tutmak için çabalarken, sadece kendisi Ivar’a iyimser bir şekilde yaklaşıyordu.
Ancak, bir gece herkes uyurken Elijah sessizce uyanıp yanında taşıdığı bıçağı alarak Ivar’ın yanına doğru yaklaşmaya başladı. Ancak, ani bir hareketle Elijah arkasından alıkoyuldu ve ne olduğunu anlamadan Niels ile karşı karşıya geldi. Artık geri dönüşü olmayan bir yola girdiğini anlayan Elijah, Niels’a bıçak darbesi savurdu. Bıçak darbesi, daha önce yanan sol gözünün üzerine gelerek Niels’ın gözünü tamamen göremez hale getirdi. Bu olayın üzerine Niels, gözlerini kararttı ve Elijah’ın bıçağını elinden kaptı. Ardından bıçağı Elijah’ın boynuna sapladı ve onu öldürdü. Cesedi sessizce kaldıkları yerden uzak bir toprak araziye taşıdı ve gömdü.
Ertesi sabah, herkes uyanıp sorular sormaya başladığında, Niels’a ne olduğu soruldu. Kimseye gerçekleri söylemek istemeyen Niels, Elijah’ın Ivar’ı sevmediği için grubu terk etmiş olabileceğini söyleyip konuyu bir daha açmamaya karar verdi. Bu olayın ardından Niels, Ivar’a Eva ve Andre’ye güvenmediğini söyledi ve farklı bir yol izlemelerini önerdi. Ivar, Niels’ı Quills isimli bir kasabaya davet etti. Quills kasabası, Deacon adlı birinin kurduğu bir yerleşim alanıydı. İçerisinde koruyucu ve yağmacı ekiplerin bulunduğu bu kasabada, Ivar’ın da bir yağmacı lider olduğunu ve kişisel bir eşya bulmak için tek başına araştırmalara çıktığını anlattı. Ivar, Niels’a eğer istemesi halinde, yağmacı grubuna katılabilme seçeneğini sunarak onu Quills kasabasında yeni bir hayata adım atmaya davet etti.
Niels, bu teklifi heyecanla kabul etti ve Ivar’la birlikte Andre ve Eva’dan ayrılarak Quills kasabasına doğru yola koyuldular. Kasabaya vardıklarında, kasabanın kurucusu olan Deacon’ın liderlik ettiği koruyucu ve yağmacı ekiplerin varlığını gördüler. Ivar Niels’a eğer istemezse yağmacı ekibine katılmak zorunda olmadığını belirtti. Ancak Niels, macera dolu bir hayat arayışı içinde olduğu için, Ivar’ın teklifini seve seve kabul etti ve Quills kasabasında yağmacı ekibine dahil oldu.
Niels, Quills kasabasında yeni bir başlangıç yaparak yağmacı ekibine dahil oldu. Ivar ve diğer ekibin üyeleriyle güven ve dayanışma içinde büyüyen bir bağ kurdu. Bu ekibe dahil olduktan sonra yaşayacağı şeyler hiç kolay olmayacaktı. Dışarıda bulunan yağmacı gruplarına ve çeşitli yaratıklara karşı kasabalarını korumaları ve bir yandan yeterli kaynak toplamaları gerekiyordu.
Niels, Quills kasabasındaki yağmacı ekibine dahil olduktan sonra, hayatta kalma mücadelesine devam etmek için zorlu görevler üstlendi. Bir gece, şehirde yağmaya çıkmışken beklenmedik bir saldırıyla karşılaştı. Karanlıkta beliren devasa bir figür, Niels’ın üzerine doğru yaklaşıyordu. Hızla geri çekilirken yaratığı daha iyi görebildi. Nemesis adı verilen bu zombimsi yaratık, diğer zombilerden farklı olarak daha güçlü, dayanıklı ve zeki bir düşmandı.
Nemesis’in uzun boylu, kalıplı ve kaslı yapısı Niels’ı korkutmaya yetiyordu. Yaratığın gözleri parıldıyordu ve saldırıya geçmeden önce yüksek bir homurtu çıkardı. Niels, hızla silahını çekti ve savunma pozisyonuna geçti. Ancak, Nemesis’in gücü karşısında silahı etkisiz kalacaktı. Niels, zekice bir plan yapmak zorundaydı.
Nemesis saldırısını başlatırken, Niels hızla geri çekildi ve şehirin dar sokaklarından birine doğru koşmaya başladı. Yaratık onu takip ediyordu, adımları titrek bir şekilde yankılanıyordu. Niels, yakındaki bir binaya doğru koştu ve içeri girdi. Kapıyı arkasından hızla kapattı ve yaratığı dışarıda bıraktı.
Ancak, Nemesis pes etmeye niyetli değildi. Yaratık, binanın kapısına doğru hamle yaparak onu kırmaya çalıştı. Niels, hızla çevresine göz attı ve kaçış yollarını araştırdı. Bir pencereye doğru yönlendi ve camı kırmaya karar verdi. Elinden gelen son gücüyle camı kırdı ve dışarıya atladı. Ancak, yaratığın gücü kapıyı kırmaya yetti ve Niels’ın arkasından pencereye doğru ilerledi. Nemesis yaklaşıyordu.
Niels, hızla ayağa kalkarak kaçmaya devam etti. Şehirin ara sokaklarında dolaşırken, yaratığı atlatmaya çalıştı. Nemesis, Niels’ı izlemekte kararlıydı ve öfkeyle saldırılarına devam etti. Niels, zekice manevralarla saldırılarından kurtuldu, ancak yorgunluk hissediyordu. Gözündeki sakatlığı onu etrafını taraması konusunda zorluyordu. Bu sebepten ötürü hızına güvenip hızla koşmaya devam etti.
Bir süre sonra yaratığı tamamen geride bırakan Niels, derin bir nefes alarak dinlendi. Yaşadığı bu tehlikeli deneyim ona daha fazla güç ve kararlılık vermişti. Bu zorlu gecenin ardından hayatta kalmak için daha da hazırdı. Artık, Nemesis gibi güçlü düşmanlara karşı savaşmak için daha iyi planlar yapacak ve kendini geliştirecekti.
Niels, yeni bir günün başlangıcında uyanırken hava askeri uçakların uğultusuyla dolar. Gökyüzünde hareket halinde olan uçaklar, şehri korumak için görevlendirilmişti. Ancak, ani bir şekilde patlama sesiyle birlikte her şey değişti.
Büyük bir patlama şehri sararken ve alevler yükselirken, panik havası hızlı bir şekilde yayılır. Niels, büyük bir şaşkınlıkla etrafına bakınır ve hızla güvenli bir yer aramaya başlar. Yanan binalar, yıkılan yapılar ve insanların çığlıkları her yerdeydi. Dışarıda Ivar ile karşılaştı. Beraber kendilerine sığınacak bir yer bulmayı başardı. Burası Quills’te bulunan herkesten gizlenen özel bir sığınaktı.
Bu sırada, patlamanın etkisiyle birlikte Quills kasabasında bulunan diğer topluluklar da sığınağa doğru yönlendirildi. Sığınak iyice kalabalıklaşırken, Niels ve diğer sığınak sakinleri birbirlerine yardım etmeye başlar. Ve burada güven ilişkileri kurmaya başlarlar.
Sığınağın içinde yaklaşık iki yıl boyunca geçen süre, zorlu bir deneyim oldu. Kaynakları paylaşarak, savunma önlemleri alarak ve birbirlerine destek olarak, Niels ve diğer sığınak sakinleri, hayatta kalmak için güzel bir ortam oluştururlar.
Ancak, yaklaşık iki yılın sonunda, dışarıdaki dünyada umut ışığı belirir. Ada Amerika adlı güvenli bir bölge hakkında haberler gelir. Bu haber, sığınağın içindeki insanlara yeni bir başlangıç umudu verir. Niels ve diğer sığınak sakinleri, bu fırsatı değerlendirmek için sığınaktan çıkmaya karar verirler.
Sığınağı terk etme hazırlıkları yapılırken, Niels ve diğerleri heyecan ve endişe ile dolu bir haldedir. 2 yıla yakın bir süre boyunca güvende hissettikleri sığınaktan ayrılmak insanları ikileme sokuyordu. Ancak, Ada Amerika’ya gitme ve güvenli yaşama umudu herkesi harekete geçiriyordu.
Yolculuk biraz zorlu geçer, ancak sonunda Ada Amerika’ya ulaşırlar. Güvenli bölgeye adım attıklarında, rahatlama ve umut hissi herkesi sarar. Burada, askeri birliklerin kontrolü altında, güvenli bir yaşam sağlanmaktadır. Niels ve diğer insanlar, bu yeni ortamda yeniden inşa sürecine katılarak, hayatta kalmak ve yeni bir gelecek inşa etmek için çaba sarf ederler.
Niels Ada Amerika’da yeni bir başlangıç yaparken, zorluklarla dolu geçmişini geride bırakmaya çalışır. Ada Amerika’nın sağladığı güvenlik ve kaynaklarla birlikte, toplumun bir parçası olarak yeni sorumluluklar üstlenir. Böylece Niels’in kardeşi ile birlikte başladığı hayatta kalma serüveni yeni gelmiş olduğu Ada Amerika’da devam edecektir.

5 Beğeni

en sevdiğim batman Christian Bale değil Niels

1 Beğeni